Bruno Barbey
Türkiye
Mavilikler İçinde Çin
Çin’i fotoğraflamaya gelen birçok Batılı arasında çok azı Çin’e Bruno Barbey gibi bakmıştır. Geçtiğimiz altmış yıl boyunca bazı fotoğrafçılar tek bir görev için, bazılarıysa daha uzun bir süre için hatta yerleşim projeleriyle Çin’i fotoğraflamaya geldi. Bu kişiler arasında Magnum ailesinin ünlü fotoğrafçıları da bulunuyor. Robert Capa, 1938 yılında Sino-Japon savaşı boyunca; Henri Cartier-Bresson, 1948-49 yıllarında rejim değişikliğini fotoğraflamak için Çin’e geldiler. Bresson, 1956 yılında “Bir Çin’den Diğerine” adlı kitabını yayımladı. Marc Riboud, 1957 yılında başlayan yeni Çin’in (Yüz Çiçek Kampanyası) ilk otuz yılı süresince birçok kez Çin’e geldi. Bruno Barbey’in Çin fotoğraflarını gören Çinli izleyicilerin ilk olağan tepkisi, renklerin canlılığı karşısında çarpılmak oldu. Çünkü özellikle resmi Çinli fotoğrafçıların belgeselleriyle de izleyicilerin Çin’e dair görsel hafızalarının büyük bir kısmı siyah beyazdan oluşur. Bunun dışında Bruno Barbey’in Çin’inin diğer büyük farkı, bir röportaj ya da araştırma gibi misyonlar taşımaz, sanki bir keşif ve arayış yolculuğuna çıkmış gibi daha çok bir yol filmidir. Birisi, Barbey’in arayışının öznesinin ya da nesnesinin ne olabileceğini merak edebilir. Tek bir şey elbette. Bu araştırmanın hala tamamlanmamış olması. Çünkü Barbey tekrar tekrar geri gelmeye devam ediyor. Bu muazzam, sürekli değişen ve çok yönlü ülkeye karşı olan büyük merakı hiç bitmiyor ve daha derinlemesine keşfetme ihtiyacı hissediyor.
Bruno Barbey’in Çin’i ‘görmeyi’ ve bize göstermeyi seçtiği şeylerden oluşuyor. Beijing’i görme biçimiyle Şangay’ı görüşü o kadar farklıdır ki, bu iki şehrin aynı ülkeye ait olup olmadıklarını merak ederiz. Barbey’in Kodachrome filmi, suyun olmadığı (Yaz Sarayı’ndaki yapay göl hariç) imparatorluk şehri Beijing’deki havanın kuruluğunu; Pu nehrinin Pudong ve Puxi (Pu’nun doğusu ve batısı olarak) olmak üzere ikiye ayırdığı metropol şehir Şangay’ın nemli dar sokaklarını kayıt altına almıştır. Daha içerilere seyahat ettiğindeyse Sichuan ve Guangxi bölgelerinde, kent ve taşra arasındaki uçurum; en büyük ve kozmopolit şehir Şangay ile diğer şehirler arasındaki hem coğrafik hem de metaforik uzaklık ortaya çıkıyor. Bruno Barbey’in Çin’e dair ne bir önyargısı ne de yerleşik fikri vardı. Yolculuğa hazırlığını edebiyat ve Çin üzerine olan dökümanlar üzerinden yaptı. Karşısına çıkan ülkenin karmaşıklığı ve gerçekliği ile Victor Segalen’in kitabının adı olan “Gerçeğin Topraklarına Yolculuk”u kelimesi kelimesine alarak yüzleşti. Şair ve arkeolog Segalen, hayali olanla gerçek arasında kelimeleriyle mücadele ederken; Bruno Barbey fotoğraflarıyla bize kendi Çin’ini kaleydoskopik bir kombinasyonla gösterdi: İmparatorluk Beijing’ini, kozmopolit Şangay’ı, Avrasyalı Macau’yu, İpek Yolu’nun Kaşgar’ını, revaçta olan Hong Kong’u, İç Moğolistan ve Quingdao’daki yakın zamanda zenginleşen orta sınıfın arka bahçesini...
Özgeçmiş: Fas doğumlu Bruno Barbey, hem İsviçre hem de Fransız vatandaşıdır. İsviçre, Vevey’deki Ecole des Arts et Metiers’te fotoğrafçılık ve grafik sanatları eğitimi aldı. 1961 ile 1964 yılları arasında, bir ulusun ruhunu yakalamak amacıyla İtalyanları, teatral bir dünyanın ana kahramanları gibi algılayarak fotoğrafladı. Magnum Ajansı ile ilişkisi 1964 yılında başladı. Magnum Avrupa’nın başkan yardımcılığını 1978-79 yıllarında, Uluslararası Magnum’un başkanlığını ise 1992 ve 1995 yılları arasında üstlendi.
Elli yılı aşkın bir süredir Bruno Barbey, beş kıtanın tamamında savaşları ve Nijerya, Vietnam, Orta Doğu, Bangladeş, Kamboçya, Kuzey İrlanda, Irak ve Kuveyt’teki çatışmaları fotoğrafladı. Fotoğrafları, dünyanın en önemli dergilerinde yer aldı. Otuzdan fazla kitap yayımladı. 1999 yılında Paris’teki Petit Palais’te Bruno Barbey’in otuz yıldan uzun bir süre çalıştığı Fas fotoğraflarından oluşan büyük bir sergi düzenlendi. 2015-2016 yıllarında, La Maison Européenne de la Photographie şu anda uluslararası olarak farklı yerlerde sergilenmeye devam eden Bruno Barbey retrospektif sergisini açtı. Sergiyle eş zamanlı olarak retrospektifinin kitabı olan “Passages” yayımlandı.
Barbey, Fransız Liyakat Nişanı da dahil olmak üzere çalışmalarıyla sayısız ödülün sahibidir.
2016 yılında Fransız Güzel Sanatlar Akademisi üyeliğine seçilmiştir.
Bruno Barbey’in fotoğrafları dünya çapında sergilenmiş, birçok müzenin koleksiyonuna girmiştir. Barbey, şu anda Çin üzerine çok geniş çaplı yeni bir proje üzerine çalışmaktadır.